Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos 16, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İslami Yorum Dergisi

Yaz 2012 -   Sayı - 10 - İslami Mücadele / İslamcılık   http://www.islamiyorum.com/upload/islamiyorum_93322753.pdf       İlkbahar 2012 -  Sayı - 9  -  Çok Kültürlülük  Ve BirlikteYaşamak   http://www.islamiyorum.com/upload/islamiyorum_160461425.pdf Kış 2011 - Sayı - 8 - Anayasa Soruşturması http://www.islamiyorum.com/upload/islamiyorum_387634277.pdf Sonbahar 2011 - Sayı - 7 - İslam Günümüz Dünyasına Ne Öneriyor? http://www.islamiyorum.com/upload/islamiyorum_236450195.pdf Yaz 2011 - Sayı - 6 - İslam Düşüncesinde Muhalefet http://www.islamiyorum.com/upload/islamiyorum_73272705.pdf Bahar 2011 - Sayı - 5 - Bir Toplumsal Değişim Yöntemi Olarak Demokrasi http://www.islamiyorum.com/upload/islamiyorum_782806396.pdf Kış 2010 - Sayı - 4 - Bir Toplumsal Değişim Yöntemi Olarak Devrim http://www.islamiyorum.com/upload/islamiyorum_732055664.pdf Sonb...

Tarih bilinci mi, geçmiş bilgisi mi?

Akif Emre Bir millet için 'tarihi eser' sahibi olmak, her şeyden evvel bir 'tarihe' sahip olmayı gerektirir. Tarihe sahip olmakla geçmişe sahip olmak arasında derin fark vardır. Türkiye'den kaçırılan, bin bir uğraş sonunda büyük zafer edasıyla geri alabildiklerimizle övündüğümüz durum tam da bu tarih ve geçmiş arasındaki farkın somutlaştığı alandır. Bu topraklardaki geçmişimiz bin yılı aşıyor. Yani en azından bin yıllık bir tarihten söz ediyoruz. Bin yıllık geçmişin tarih olabilmesi, tarih bilincine sahip olmayı ve bu bin yıl içinde inşa edilen medeniyete sahip çıkmayı, o medeniyeti yaşatmayı gerektirir. Bu açıdan bakıldığında tarihini reddetmiş bir toplum olduğumuz söylenebilir. Bu reddedişle geçmişimizi binlerce yıllık bir maziye doğru uzatabilirsiniz. Söz gelimi ben çocukluğumda (yanlış hatırlamıyorsam) Kara Kuvvetlerinin kuruluşunun 600'lü yılları kutlanırdı; şimdilerde bu, bir kaç bin yıl geriye gitti. Bu bir kaç bin yıl, bu milletin tarihi midir ge...

İslâmcılık tartışmalarının fakirliği / Asım Öz

İslâmcılık tartışmalarının fakirliği  Düşünce dünyasında zaman zaman bazı konular tartışılıyor. Bu tartışmalarda dünya görüşleri ile ilgili olanlar biraz daha çok dikkat çekiyor. Son zamanlarda bu manada fark edilen bir husus İslâmcılık üzerine yapılan tartışmalar oldu. Medyada birçok isim, İslâmcılığı yeniden ele alıp tartışıyor. İslâmcılığın bitip bitmediği üzerinden fakat  ağırlıklı olarak defansif bir konumlanışla  yetinilen ve genişleyerek yayılan bir  tartışma bu.  Oysa yapılan tartışmalarda ortaya konulara argümanlara bakıldığında çoğu kimsenin konuyu doğru bir biçimde ortaya koymadığı/ sorgulamadığı hemen fark ediliyor. Sürmekte olan bu tartışmalar hakkında genel kanaatimi kısaca aktarmak istiyorum. Tartışmanın kanaatler düzleminde kaldığı söylenebilir bu noktada Badiou’dan hareketle.  Ona göre hakikat yerleşik bilgileri azleder ve böyle kanaatlere karşı çıkar. Çünkü “  kanaatler  dediğimiz şeyler zanna tekabül eden hakikati / doğ...