Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos 23, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kitapseverler ve kitap delileri / Beşir Ayvazoğlu

  Necip Âsım Yazıksız'ın Kitap isimli bir kitabı vardır. İlk defa yıllar önce kitap meraklısı bir dostumda gördüğüm bu kitabı çok sevmiştim. Aslında peşine düştüğüm her kitaba sonunda sahip olmuşumdur; ama Necip Âsım Bey'in 1311 (1893) yılında İstanbul'da basılan bu güzel kitabını yeterince kovalamadığım için kütüphanemde hâlâ eski harfli baskısı yok. Yakın zamanlara Türker Acaroğlu tarafından sadeleştirilerek yeni harflere aktarılan İletişim Yayınları baskısını kullanıyordum. Belki hatırlayanlar vardır; İletişim Yayınları, bu kitabı, kuruluşunun 10. yılı münasebetiyle 1993 yılında armağan olarak basmış ve o yıl TÜYAP Kitap Fuarı'nda cüz'i bir fiyatla satışa sunmuştu. Boyutları, kapağı, kâğıdı, sayfa düzeniyle özel ve özenilmiş bir kitaptı. Fakat bu güzel baskı, Türker Acaroğlu'ndan asla beklenmeyecek okuma hatalarıyla doluydu. Eski metinlerle az çok ilgilenmiş olanların orijinaliyle karşılaştırmaya ihtiyaç hissetmeden fark edebilecekleri vahim hatalarla......

İslamlaşmanın Dili / Lütfi Bergen

İslamcılık düşüncesinin 1850’li yıllardan daha geriye götürülememesinin kökeninde Tanzimat reformları yatıyor. Tanzimat   reformları Osmanlı Devlet geleneğinde yeni bir bürokrasi zihniyetinin oluşumu sonucunu doğurdu; etkisi iki alanda oldu. Bunlardan biri gayrımüslim tebaanın bürokraside yükselmesidir. İkincisi ise klasik Osmanlı bürokratik yapısının merkezi ve güçlü yeni bir bürokratik zümre tarafından tasfiyesidir. Bu iki değişim vektörü de halk ile bağlantı kuramadığı, tepeden inmeci reformlarla hareket ettiği oranda tepkisellikle karşılaşmıştır. İslamcılık bu tepki dalgasında yükselmekteydi. Müslüman aydınlar 1839 Tanzimat Fermanı sonrası Osmanlı’nın içine girdiği “devleti kurtarma” refleksini Müslümanlar ile gayrımüslimler arasında eşitlik sağlayarak çözme düşüncesinin getirdiği krizden (buhrandan) doğdular. Bu kriz, Osmanlı’nın yeniden yapılanması sırasında ortaya çıkan kadroların çatışmasını ifade ediyordu. 1839 sonrasında tebaa anlayışından vatandaşlık statüsüne geçili...

Ev Nedir? Modernlik Kurgusu Olarak Kadın / Lütfi Bergen

Göçebe devirde Türkler tek odalı kıl hücrelerde yaşamaktaydılar. Bu göçebeliğin tabii bir sonucudur. Türk yerleşmesinin temeli odadır. Oda, müstakil bir hanedir. Oda kavramı “otağ” kavramı ile ilintilidir. Eski Türklerde çadırlara   Yurt   ve hükümdarın “yurdu”na da otağ adı verilirdi. Türk hükümdarın adı Han’dır. Ancak Türk hakanları eşlerini kendilerine eşit görürlerdi.   Hakan karısı için “Benim Han’ım” derdi. Böylece otağ’daki Han karısı Katan/Hatun adını almıştır. Kagan/Han-Hanım, Han (Kan)- Hatan (Katan- Hatun) otağın hükümdarlarıdır. Eski toplumun yurd’u tek odalıdır. Bu ev’dir. Eski dilde ev; iv/ yiv/ bina/ derz kelimeleri ile karşılanmıştır. İv: “Yol ya da tarla kenarlarında olan doğal set; Taşların ortasındaki yarık; Çıkıntı, diş” anlamlarına gelir. Yiv: “ince oyuk yol; antik mimaride sütun gövdesi üzerine açılmış yarım daire kesitli düşey oluklar; silah teknolojisinde merminin dönerek çıkmasını sağlamayan namlu yuvası; Saçı ayırma yeri.” Eski yerleşim düzenin...