Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat 10, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gazeteler hangi günlerde kitap eki veriyor?

Alfabetik olarak sıraladığımız gazetelerin kitap eklerinin hangi aralıklarla çıktığını listeledik. İşte, edebiyatla ilgilenenlerin işine yarayacağını düşündüğümüz liste; Agos Kitap Eki – Her ayın ikinci cuması Aydınlık Kitap Eki – Her hafta cuma günü Akşam Kitap Eki – Her ayın ikinci haftası cuma günü Birgün Kitap Eki – İki haftada bir cuma günü  Cumhuriyet Kitap Eki – Her hafta perşembe günü Dünya Kitap Eki – Her ayın ilk cuma günü  Evrensel Kitap Eki – Her ayın son cuması Milliyet Kitap Eki – Her ayın ikinci haftası çarşamba günü  Radikal Kitap Eki – Her cuma günü Sabah Kitap Eki – Her ayın üçüncü haftası cuma günü  Star Kitap Eki – Her ayın ilk perşembe günü Taraf Kitap Eki - Her ayın ilk cuma günü Vatan Kitap Eki – Her ayın on beşinde Yeni Çağ Kitap Eki – Her ayın üçüncü haftası cumartesi günü  Yeni Şafak Kitap Eki – Her ayın ikinci haftası çarşamba günü Zaman Kitap Eki – Her ayın ilk pazar...

Sinema ve Sanat Üzerine Söyleşi : Enver Gülşen

-Kitabın yazın ve düşün dünyamızda nerede durduğunu okuyucunun daha iyi anlaması açısından öncelikle Külliyat Yayınları’nın mahiyeti ve gayesini sormak istiyorum. Hangi eksikliğin farkındalığını yaratacak Külliyat Yayınları? Külliyat Yayınları hakkında çok fazla söz hakkım olduğunu düşünmüyorum. Ancak kendi açımdan “neden Külliyat Yayınları?” sorusuna cevap verebilirim. Külliyat Yayınları Yusuf Kaplan gibi çok yönlü bir yazar-düşünürün editörlüğünü yaptığı ve İnsan Yayınları’nın yan kuruluşu olan bir yayınevi olması hasebiyle zaten benim için değerliydi. Batı’da düşünce kanonu oluşturulması yönünde çalışmalar yapan yayınevleri vardır. Türkiye’de, Yusuf Kaplan’ın deyimiyle metamorfoz geçirmiş bir aydın kesimi hâkim konumda olduğu için, Batı’daki, Batı düşüncesinin mirasını anlama anlamında yapılan kanon oluşturma çabalarının bir benzeri, ülkemizde bizim gelenek ve mirasımız için oluşturulamadı. Yusuf Kaplan’ın en azından amacının böyle bir medeniyet birikimi kanonu oluşturmak olduğu...

Film Edebiyat İlişkisi ve ‘Uzun Hikâye’:Enver Gülşen

Film sanatının edebiyatla girdiği ilişki çoğu zaman sorunlu bir ilişkidir. Üstelik bu ilişki genellikle sinemanın aleyhine işleyen ve film sanatının imkânlarını unutturup tüketen bir işlev görmüştür. Edebiyat, binlerce yıldır oluşturulan kimi alışkanlıklar ve gelenekler üzerine bina edildiği için, film sanatı, edebiyatla genellikle kompleksli ve geriden gelerek ilişkiye girer. Kompleksin ilk unsuru, edebiyatın, biçim ve içerik açısından kökleşmiş kimi geleneklere sahip olmasına rağmen, film sanatının çok yeni bir sanat olması ve kendi biçim ve içerik yöntemlerine sahip olmadığının düşünülmesidir. Ancak edebiyatla film sanatı arasında kurulan ilişki, yönetmen açısından sadece kompleksle açıklanabilecek bir durum arz etmez. Edebiyatın “kökleşmiş” biçiminin, sinemaya olduğu gibi aktarılması, film yönetmeni için “başarısı garanti” bir yöntem olduğu için tercih edilir. Edebiyatın bir kapsam ve biçim alanı vardır. Film sanatının da, edebiyatın ve diğer birçok sanatın alanlarını da kapsay...

Ateşin Düştüğü Yer: Enver Gülşen

Ateşin Düştüğü Yer Robert Bresson, bir söyleşisinde film yapma amacının, belki Allah’ın adını bile anmaya ihtiyaç duymadan, O’nu “anlatmak”, “göstermek” olduğunu ifade etmişti. Teşbih menzilinde Allah’ın, isimlerinin tecellileriyle “bilinmesi”, tenzih menzilinde O’nun, benzetilenlerin hiçbirisi olmadığı “bilgisiyle” tevhid edilince, Allah hakkıyla “müşahede” edilmiş olur. Sanat, formların sonsuza ulaşmak istediği bir düzeyi temsil eder. Formlar, tecellilerle Allah’ın ayetlerini temâşâ ettirirken, hiçbir şeyin Kendisine benzemediği Allah’ın “varlığının” bilinmesine vesile olabilir. Bu yüzden sanatın formları kendi içine kapalı değil, Allah’a ulaşan bir sonsuzluk inşasına imkân tanımalıdır. Sanat ve onun ebediyete ulaşma açısından en marifetli son üyesi sinema, form veya dil hâline dönüştürürken, o form veya dilden kaçışın da imkânlarını bünyesinde taşır. Filmin, kadrajına aldığı “hayat parçası”, hem o hayat parçasıdır, hem de kendinden çok daha başka ve yüksek bir hak...

"Filmlerim değil, kitaplarım":Ayşe Şasa üzerine

İki ayda bir okurlarıyla buluşan Karabatak dergisi ikinci sayısında Ayşe Şasa ile yapılan önemli bir söyleşi yayımladı. Dergide söyleşi haricinde Yusuf Kaplan ve Nihat Dağlı’nın kaleme aldığı iki değerlendirme yazısı ile Ayşe Şasa üzerine küçük bir soruşturma yer alıyor  Asım Öz/ dunyabulten Doksanlı yıllarda gerek yazdıkları gerekse okumaya, yeni şeyler öğrenmeye meraklı yazarlara bazı konularda yol gösterişi ile kendinden epeyce söz ettiren Ayşe Şasa özellikle Dergâh dergisinde yayımlanan Yeşilçam Günlüğü ile dikkatleri üzerine çekti.  İki binli yıllarda daha çok kitaplarının yeni basımlarıyla gündeme geldi. Fakat bu kitaplar üzerinde pek durulduğu söylenemez. Küçük bir nehir söyleşi havasını taşıyan Bir Ruh Macerası kitabı üzerine çıkan değini niteliğindeki birkaç yazıyı dikkate almazsak onun kitapları üzerine bütünlüklü bir değerlendirmenin yapılabildiğini söylemek pek mümkün olmaz. Kuşkusuz, sevgisizlik, anlayışsızlık kaynaklı değil bu durum. Pek çok isim var onu...

Sanat, Edebiyat, Sinema Değinmeler…:Enver Gülşen

Asım Öz: Biraz sizi tanıyabilir miyiz? Mesela sinemayı düşünme, sinema üzerinde düşünme ve sinema üzerinden düşünme çabası ne zaman başladı? Enver Gülşen : Asıl mesleği elektronik mühendisliği olan birisiyim. Sanırım mühendisliğin, bütün o tekdüzeleştirici yanlarının yanında, özellikle büyük şirketlerde çalışmışsanız, olumlu bir yansıması da oluyor. Mühendisler, modern öğütme mekanizmalarını direk deneyimlemeleriyle hayatlarının belirli bir döneminde bir yol ayrımına geliyorlar. Ya modern mekanizmanın kusursuz bir çarkı olarak o mekanizma ile özdeşleşecek ve bir tür köle-efendi ikilemi içinde hayatlarını idame ettirmeye devam ettirecek; ya da çark olmayı reddederek modern tüketim-üretim kalıpları içinden firar etmeye çalışan bir çirkin ördek yavrusu olacaklar. Kendi şahsıma kusursuz çark olmayı hiçbir zaman beceremediğimi söyleyebilirim. Dolayısıyla zaten modern mekanizmalardan firar etme konusunda hemen hemen ilk zamanlardan beri büyük bir istek duyan birisiydim. Üniversite öğre...