Hegel, modernliği, düşüncesinin nesnesi yapan ilk filozoftu. Bugün, felsefe ve siyaset bilimindeki düşünce Hegel’siz ilerleyemiyor. Türkiye’de de, Hegel ilgisi, felsefi bir bağlamdan çok ideolojik bir kökene dayanır. Hegel, felsefecilerden çok solun sahiplendiği bir filozof olagelmiştir. Solun, Hegel’i sahiplenişi, de, Hegel’in kendi özgün düşüncesine önem vermenin bir neticesi olmaktan çok, solun kendi ideolojik kökenlerine gösterdiği merak, ilgi ve saygının bir sonucuydu ve bu bağlamda da, Hegel, materyalist Marx’ın idealist atası anlamına geliyordu. Hegel’i yeniden okumanın bugün en olanaklı yolu, sanırım onun biyografisini okumakla başlamak. Marquez’in, Simon Bolivar’ın, Hannah Arendt’in, Kant’ın, Musil’in, Darwin’in, Bediüzzaman’ın, Rousseau’nun biyografilerinin kısa zamanda birkaç baskı yapmış olması gerekmez mi? Rimbaud’yu anmayan, onu örnek göstermeyen şair mi var Türk şiiri ortamında veya son yıllarda ...
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Bu elçilere uyun." "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir." "Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca ona döndürüleceksiniz." Yasin 20-23