Sonnet Yalnızlık için Çekemezsin bir yere sineden başka. Biliyorum günler hep böyle geçecek. Ne akşamleyin komşu, ne bir akraba, Ne bir dost, oturup karşılıklı içecek… Yalnızlık sade şurada burada değil, Düşüncede, hatırada ve dilekte. Hangi taşı kaldırsan, nerde “of’” çeksen, Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte… Bilmem rengi nasıldır, boyu ne kadar. Biçen her kimse yıllardır yanlış biçiyor. Bir elbise ki, alabildiğine dar… Nedir bir türlü sırrını anlamadık, Kimdir bizimle böyle şaka ediyor, Hangi cebini karıştırsan yalnızlık… Kimbilir I. Böyle, bu sazlı bahçe neresi? Nasıl da içiyorum, ölürcesine. Sahnede bir bezgin kadın, Bir gariplik vermiş sesine. O niçin şarkı söylüyor şimdi, Ben neye ağlıyorum? II. Elbet hep böyle geçmeyecek ömrüm, biliyorum Bu çeşit yaşamak, zor. Kimbilir Tanrım, kimbilir Hangi güzel yerde beni, Hangi ölesiye sevda bekliyor?
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Bu elçilere uyun." "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir." "Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca ona döndürüleceksiniz." Yasin 20-23