Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık 13, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Turgut Uyar

Sonnet Yalnızlık için Çekemezsin bir yere sineden başka. Biliyorum günler hep böyle geçecek. Ne akşamleyin komşu, ne bir akraba, Ne bir dost, oturup karşılıklı içecek… Yalnızlık sade şurada burada değil, Düşüncede, hatırada ve dilekte. Hangi taşı kaldırsan, nerde “of’” çeksen, Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte… Bilmem rengi nasıldır, boyu ne kadar. Biçen her kimse yıllardır yanlış biçiyor. Bir elbise ki, alabildiğine dar… Nedir bir türlü sırrını anlamadık, Kimdir bizimle böyle şaka ediyor, Hangi cebini karıştırsan yalnızlık… Kimbilir I. Böyle, bu sazlı bahçe neresi? Nasıl da içiyorum, ölürcesine. Sahnede bir bezgin kadın, Bir gariplik vermiş sesine. O niçin şarkı söylüyor şimdi, Ben neye ağlıyorum? II. Elbet hep böyle geçmeyecek ömrüm, biliyorum Bu çeşit yaşamak, zor. Kimbilir Tanrım, kimbilir Hangi güzel yerde beni, Hangi ölesiye sevda bekliyor?

Büyük Kavrulmuş Turgut Uyar

  Büyük, kavrulmuş soy kırlar gelir aklıma hep, hep tükenince insan dayanıklığım Ağır bakır kalkanlarımızla, demir kargılarımızla döğüşüp döğüşüp geri çekilince Yorgun kollarımın en genç bir yerlerinde bir kan şeritleri akmaya ince ince Başlar yeni sulara kadar, hızla zamana, körlüğe kötülüğe kutsal tutsaklığım Nedir senden başka kurtardığımız bu dengesiz savaştan, bu yağmadan nedir Senden gayrı, ey, bir içimi genç ormanları yüzyıllığa bürüten diri su, senden Eskimeden, küçülmeden; mutluluktan, özgürlükten, kuşakları birbirine düğümleyen Bir kadını, bir sesi, bir suçu, bir şeyi en çok o şey yapan güç yalnız sendedir Seni arayan sular, seni kışlar, seni adamlar, seni sonunda bozulmuş ordularım Sanki ay dökülür diri balıklara, sanki gümüş şeyleri güneşler, güneşler ışıtır Yorgun kuşamlarımla, kanlarımla, gelirim, uzanır senin sabahlı gecene yatarım Bu donattığım savaş gemileri sana, dokuttuğum bu vurucu ipekliler seni anlatır Bu senin içindir, sabah ormanların...