İslâmcılık: Ruh, ayna, varoluş kaynağı İslamcılık, hiç de sevimli bir sözcük değil. İdeoloji çağrışımı yaptırıyor insanda derhal. İslâmcılığın en büyük zaafı, siyasî bir ideoloji olarak takdim edilmesi ama bunun Müslüman toplumlarda, yaygın olarak, sorgusuz sualsiz kabullenilmesi. İslâm'ın siyasî bir ideoloji ya da proje olarak sunulması, İslâm'ın sadece konjonktürel malzeme olarak algılanmasına ve kullanılmasına yol açıyor her dönemde. İslâm'a en büyük darbeyi, İslâm'ı siyasî bir ideolojiye, kullanışlı konjonktürel projelere malzeme yaptığınız zaman vurursunuz. İslâmcılığın sunduğu en büyük yanılsama, sadece İslâmcıların Müslüman olduğunu zannetme tehlikesidir. İslâmcılık, siyasî bir ideoloji değil, topyekûn bir varoluş yolculuğudur. İslâmcılık, Müslüman toplumların, hem ruhu, hem de omurga hareketidir ve dünyanın da vicdanıdır: Sözgelişi, Filistin, yarım asırdır, insanın, insan olmanın onurunun nasıl korunabileceğinin en muhteşem anıtı olarak bunun biricik k...
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Bu elçilere uyun." "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir." "Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca ona döndürüleceksiniz." Yasin 20-23