Üslûb-u beyân ayniyle insan. Türk Milleti Türkçe ile bu topraklarda doğdu. Toprağın ruhu ile insanın kavlinin buluşması, bu topraklarda konuşulan dilin Türkçe olmasını, bu toprakların Türk vatanı olmasını, bu vatanın Türk Milletine ait olmasını temin etti. Türkçe, Müslümanlığı üzerindeki titizliği ve Müslümanlığından duyduğu memnuniyeti elden bırakmayanlara, bu karakterinin mükâfatı olarak verilmiş bir lisan olarak doğdu. Biz bir millet oluşumuzu ve bir vatana sahip oluşumuzu Müslümanlığımızdan başka hiçbir şeye borçlu olmadık. Bu en başta böyle idi, hep böyle idi, halen de böyledir. İnsanları insanlardan ne anladıkları sebebiyle değil, ne konuştukları sebebiyle tefrik edebiliriz. Bu manada Türkçe diye bir şey doğmuş ve bu Türkçenin doğuşuyla beraber millî bir haslet olmuştur. Türkçe doğarken Türk Milleti oluşmuş, tekevvün etmiştir. Bunun müşahhas yanı, Türkçe dediğimiz şeyin bilhassa Yunus Emre’den önce tekkeler, zaviyeler ve medreselerde; Yunus Emre’den sonra da yine Kur’an ve H...
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Bu elçilere uyun." "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir." "Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca ona döndürüleceksiniz." Yasin 20-23