Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak 26, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Türkçeden İslam'a Giriş:İsmet Özel

Üslûb-u beyân ayniyle insan. Türk Milleti Türkçe ile bu topraklarda doğdu. Toprağın ruhu ile insanın kavlinin buluşması, bu topraklarda konuşulan dilin Türkçe olmasını, bu toprakların Türk vatanı olmasını, bu vatanın Türk Milletine ait olmasını temin etti. Türkçe, Müslümanlığı üzerindeki titizliği ve Müslümanlığından duyduğu memnuniyeti elden bırakmayanlara, bu karakterinin mükâfatı olarak verilmiş bir lisan olarak doğdu. Biz bir millet oluşumuzu ve bir vatana sahip oluşumuzu Müslümanlığımızdan başka hiçbir şeye borçlu olmadık. Bu en başta böyle idi, hep böyle idi, halen de böyledir. İnsanları insanlardan ne anladıkları sebebiyle değil, ne konuştukları sebebiyle tefrik edebiliriz. Bu manada Türkçe diye bir şey doğmuş ve bu Türkçenin doğuşuyla beraber millî bir haslet olmuştur. Türkçe doğarken Türk Milleti oluşmuş, tekevvün etmiştir. Bunun müşahhas yanı, Türkçe dediğimiz şeyin bilhassa Yunus Emre’den önce tekkeler, zaviyeler ve medreselerde; Yunus Emre’den sonra da yine Kur’an ve H...

Açıktan İslâm Düşmanlığına Gözü Kesmeyen:İsmet Özel

İşini İsmet Özel’e açıktan düşmanlıkla yürütür. Bu zevat kendini İsmet Özel’e karşı gösterdiği açıktan düşmanlıkla teskin etmekle kalmaz, kendinin de bu sebeple adamdan sayılabileceği hususunda küfrün ağa babalarını ikna eder. Yüzüme bir zamanlar ve/veya halen, gülücükler dağıtarak bakanlar, benim bakış sahamın dışına çıkar çıkmaz kuyumu kazmağa başlayanlar yok mudur? İsmimi zikretmek suretiyle bir yandan prim yapıp, diğer yandan gizli gizli şahsıma ve eserime husumet duyanlar, bununla yetinmeyip aleyhime dönen dolaplarda kendilerine bir loca ayırtanlar yok mudur? Vardır ve onlar parmakla sayılmayacak kadar çoktur. Ömrümce onları bahse konu edecek kadar aşağılara inmeme hassasiyeti gösterdim, gösteriyorum. Sizden de şuna dikkat sarfetmenizi bekliyorum: Belli ederek, yani göstere göstere İslâm’a düşmanlık edenleri çatışma gündeminin ilk sırasına almak doğru değildir. Bunu yaparsanız saman altından su yürütenlerin işlerini kolaylaştırmış olursunuz. Bizim konumuzun dahilinde bulunanlar ...

Okumayı Deneyecekseniz Katledin İçinizdeki Çocuğu:İsmet Özel

“Her Türk asker doğar”. Hayat tarzımızın izahına giden yolda karşımıza çıkan bu sözü ben uydurmadım. Yılların, asırların muhassalasından doğmuş bir söz bu. Bu sözle taşınan hükmü şu veya bu sebeple yerinde bulmayan olabilir. Hüküm bir bakıma doğrulansa bile mânâsından hoşnut kalınmayabilinir. Bunları bilahare konuşacağız. Şimdi, her Türkün asker doğup doğmadığı bahsini ele ilk fırsatta almak üzere askıya alıyor, kızağa çekiyorum. İbareyi yazımın hemen başında zikretmedeki niyetim sözlerin kime ne ifade ettikleri ile kimlere hangi türden bir atıfta bulundukları arasındaki mesafenin ömrümüzü şekillendirdiği vakıasına işaret etmekti. Okunan şey ile okuyan arasındaki irtibat ihmale gelmez. Sizden bu yazıyı ve benim bütün yazdıklarımı neye hizmet etsin diye okuduğunuzu kendi kendinize sual etmenizi bekliyorum. Beklentimin varacağı bir yer var: Yazılan her ne olursa olsun içinizde yer tuttuğu iddia edilen çocuğu çocuk bırakmaya mı, yoksa o çocuğun hayatına son vermeğe mi yarıyor? Bu meyand...

Kur’an Harfleri Türk Topraklarına İşaret Eder: İsmet Özel

Gizemli bir dehliz gibi şehri dolaşıyorum sıkıca tutuyorum kendimi şehre karışmaktan alıkoymaya her yerimde urlar çıkıyor, biraz kürt, biraz köylü, biraz makina kangren oluyorum bahar geldiği için urlarımı kesiyorum kör bir usturayla ama kopmuyor onlar ve bana şehri dolaştırıyor bırakabileceğim her şeyi bıraktırıyor bana 1966   Hamaset yapma, denirdi; Türkiye’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğu söylemi kurulu düzen yanlılığı ve bir  status quo  taraftarlığı intibaı uyandırdığı için ufkunda sosyalist bir dönüşümü muhafaza eden zevatın ağzında gezinmezdi. Akabinde, bir zaman için bile olsa ufkunda İslâmî bir dönüşüme yer verenler de Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü sözüne itibar etmedi. Oysa, gerek sosyalizmin ve gerekse İslâmiyetin muhtemel zaferinden endişe edildiği müddet zarfında mevki, makam ve neticede servet edinmekle günlerini geçirenler ellerini millîliği öne çıkarmaktan, vatanperverlik yarışından hiç çekmezlerdi. Ne zaman ki, Türklerin hayatında s...

Modernlik Belâsını Türk Milliyetçiliği Defeder İsmet Özel

Prens Otto von Bismark’ın “Biz Almanlar Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayız” dediğini işittiğiniz zaman sizlerin neler hissedeceğini bilemem; ama ben kendimi iyi bilirim ve tırnak içinde yukarıda zikrettiğim sözleri işittiğim zaman kendimi derhal bir Alman gibi hissederim. Çünkü, şu hayretler uyandıran yeryüzünde Allah’tan başka hiçbirşeyden korkmaz insanların mevcudiyetinden bahsedilmesi benim arayıp da bulamadığım bir şeydir. Dünyada içinde Allah korkusu barındıran insanlardan birkaçı kaldı ise, benim Âdem ahfadından biri olarak yerimi onların arasında aramaktan başka çarem olmadığını düşünürüm. Düşünür ve böylelikle birçok alçağı tuzağıma düşürürüm. Hakkımda kanaat değiştirme bağlamından başka hüküm yürütemeyen o düdüklerin benim yukarıdaki beyanlarım sebebiyle “Bak, gördün mü, yine değişti; şimdi de Alman oldu” dediklerini işitir gibiyim. Evet, Allah korkusu sayesinde, Allah korkusunun bana kazandırdığı kadarıyla Alman olmak işime gelir. Benim işime gelmeyen, hesabıma uymayan...

Tıklama beni, gıdıklanıyorum:İsmet Özel

İnsan hayatında kapitalizmin ve sosyalizmin tuttuğu yer Yahudi milletinin müktesebatından ibaret değildir. Bu kaziyeye işaret olsun diye kitabımın adını “Of Not Being A Jew” koydum. İki beyit: “Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz  Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” Bakılan şeyin lâftan ibaret olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz. “Marifet iltifata tâbidir  Müşterisiz meta zayidir” Küfre yaltaklanma etkinliklerini marifet diye yutturanların Türkiyesinde yaşıyoruz. Müslüman demek meşguliyetiyle ihya olan veya ihya olmayacağı şeyle meşgul olmayan insan demektir. Bu meyanda, Müslüman olarak sizin, büyük bir sanat eseri ile yüzyüze gelmeniz, büyük bir sanatçıdan haberdar olmanız anlamına gelir. Ne mühim olanın sanat eseri olduğu ve fakat sanatçının ihmal edilebileceği iddia edilebilir ve ne de sanatçının erişilmez bir üstünlüğe erdiği ve fakat onun eserlerinde büyüklüğünün fark edilmediği söylenebilir. Bu durum siyasette aynıyla yaşanır: Devletteki büyüklük devlet adamının yüklenmi...