Yakıcı gerçek şu ki, hayatımızda, hayatımızın şekillenmesinde, akışının belirlenmesinde Efendimiz'in (sav) yeri, rolü ve işlevi hemen hemen hiç yok gibi. Eğer Efendimiz'in hayatımızda bir belirleyiciliği olmuş olsaydı; İslâm, her bakımdan hayatımız olurdu ve biz tarihte yaşadığımız en şiddetli fetret dönemini, en büyük medeniyet buhranını yaşıyor olmazdık. Oysa İmam İbn Teymiyye, bize bu noktada rehberlik edecek, zihin ve ufuk açıcı enfes bir tespitte bulunur ve şöyle der: 'İslâm'ın bir bütün olarak ve kâmil mânâda idrak edilebilmesi çabasında, Efendimiz'in konumu, Kur'ân-ı Kerîm'den önce gelir.' Demek ki çok hayatî mesele var önümüzde halletmemiz gereken. Bu yakıcı mesele, İslâm'ı hayatımız kılabilmemiz için Efendimiz'in hayatımızda ontolojik bir varlık olarak belirleyici bir konuma yükseltilebilmesidir. Can alıcı soru şu burada: İyi de nasıl? EFENDİMİZ, HAYATIMIZDA ONTOLOJİK BİR VARLIK OLAMADIĞI İÇİN İSLAM HAYATIMIZ OLAMIYOR Aç...
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Bu elçilere uyun." "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir." "Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca ona döndürüleceksiniz." Yasin 20-23