Aliya: Yüzünde Gölgesi Olmayan Bilge Akif Emre Hayatımda hiçbir faninin cenaze namazını kılmak için bu kadar uzun süre beklemedim. Hiçbir Müslümanın cenazesine katılmak için bu kadar uzak yere gitmedim. Hayatımda hiç bu kadar uzun süre, gün boyu, sabahın erken saatinden neredeyse akşama kadar on binlerce kişinin bu kadar şiddetli yağmur altında topluca ıslandığına, rahmeti umarcasına beklediğine tanık olmadım. Bizzat kendim hiçbir zaman bu kadar şiddetli bir yağmurda ıslandığımı hatırlamıyorum. Saraybosna'da Aliya'yı uğurlamak için dağ köylerinden, uzak kasabalardan, diasporadan binlerce Müslüman meydanda toplanmıştı. Muhteşem bir yağmur yağıyordu. Yağmur rahmetti; bir kez daha tecelli etmişti. Sabahın erken saatlerinden itibaren o gün adeta gök delinmiş de rahmetini boşaltıyordu Saraybosna'ya. Hem fiziki anlamda hem manevi anlamda bir rahmet sağanağı vardı. Oysa biliyorum ki, Aliya'yı uğurlamaya gelenler arasında ona kırgın hatta kızgın olanlar, ...
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Bu elçilere uyun." "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir." "Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca ona döndürüleceksiniz." Yasin 20-23