Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos 7, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Frantz Fanon okumak, İsmet Özel’i anlamak...

Frantz Fanon okumak, İsmet Özel’i anlamak... Frantz Fanon’u okumak kendi tarihimizi okumakla eş değer diye düşünüyorum. Gayrimüslim olmasına rağmen esaret altındaki Afrika uluslarının önünde ışık olmuş bir isim. Özellikle Cezayir devrimine çok emek vermiş ama genelde devrimci fikirleriyle Afrika’yı baştan aşağı tutuşturmuş birisi. Fiili sömürgecilik artık tarih oldu. Bugünün okurlarının sömürgecilikten mustarip olduğunu söyleyemeyiz. Klâsik, sömürgecilikten kurtuluş hikâyeleri bizlerin ilgisini pek çekmeyebilir. Siyah Deri Beyaz Maske kitabına başlarken sıkılacağımı düşünmüştüm ilk elime aldığımda. Hoş ne zaman okuduğumu pek hatırlayamıyorum. Geçende elime geçti. Altını çizdiğim bazı cümleler beni yine şok etti. Cidden müthiş bir adam... İsmet Özel’in “Türk müsün, gâvur musun” sorusu uzun zamandır kafamı kurcalıyordu. Aynı soruya Fanon’da da rastladım: “Zenci misin Beyaz mısın?” Zencinin yani sömürgeleştirilmiş olanın tarafında mısın yoksa beyazın yani sömürgecinin safında mısın?...

Kitabın özgeçmişi

Kitabın özgeçmişi Kitap anlamına gelen Yunanca "biblos" ve Latince "liber" sözcüklerinin ilk anlamı ‘ağaç kabuğu" demekti. Çinlilerde, bu gün hala kitap anlamına gelen işaret, kitabı, ağaç ya da bambu tabletleri olarak belirtir. Halkların kolektif belleğinde şekillenen kelimelerden, bu maddelerin kitabın ilk öncüleri olduğunu görüyoruz. Kitap yapılan bir başka madde ise ‘kil’dir. Çağımızdan önceki üçüncü bin yılda kullanılmıştır. Henüz yumuşak ve nemli olan kil tabletler üzerine harfler çizilirdi. Sümerlerin ve Asurların yazılarının çivileri andırmasının (çivi yazısı) nedeni budur. Üzerlerine bu yazıyla bir şeyler yazılmış olan tabletler daha sonra sertleşmeleri için pişirilirdi. Sümerler, Asurlular ve Babilliler’de kil’den kitapların olduğu devasa kütüphaneler ve arşivler olduğu bilinmektedir. Buralardaki kitap yapımı Babil ve Ninova şehirlerindeki müstensih (kopya eden kişi) atölyelerinde düzenli olarak devam etmekteydi. Palmiyeden, fildişinden...

Okumanın manası var mı?

Okumanın manası var mı? 80'li yıllarda bizim camianın tartıştığı konular oldukça kısıtlıydı. Tercüme eserler üstüne yapılan konuşmalarla kültürlü insan addedilebilirdiniz. Mevdudi, Said Havva gibi yazarların eserlerine sahip olmak, anlamasa bile yine de okumak iyi bir şeydi. Okunan şeyler temel dini kaynakların ötesine pek geçmezdi. İki tane kitap okuyanın başkasını tekfir etme cüretine kalktığı dönemlerin başlangıcıydı o zamanlar. 90'lı yıllarda durum biraz değişti. Fikir kitabı okumak Seyyid Kutub, Hasan el-Benna okumak demekti. Kadınlarla tokalaşmanın hükmü, Anıtkabir'de saygı duruşunda bulunmanın caiz olup olmadığı, televizyonda kadın yüzü seyretmenin mekruh olup olmadığı, kot pantolonla namaz kılınıp kılınamayacağı tartışılıyordu. Peygamberimiz mücadele ederken siyasi parti kurmuş muydu? Ardından bir kuşak daha geldi. Bu kuşak daha çok şey okuyor. Rilke'den ve Sartre'dan haberi var. Kant'ı ya da Spinoza'yı biliyor. Batı felsefesini ve Klasik Batı...

Okumak ya da okumamak...

Okumak ya da okumamak... O kuyan ve sorgulayan camianın popüler konularından biri İsmet Özel... Yıllardır İsmet Özel okumak ve onu anlayamamak diye bir şey vardı. Çok kitap okuyan büyüklerimiz bile "Güzel yazıyor ama anlayamıyoruz" diyorlardı. Daha anlaşılabilir yazılar yazmasını isteyenlere, "Ben sizin seviyenizde yazamam. Siz beni anlamak için neden benim seviyeme çıkmıyorsunuz?" diye sitem ederdi kendisi. O zamandan şimdiye değişen ne oldu? Okudukça genleşerek algılarını tek boyutun dışına çıkaramayan insanların, derinlik ve irtifa olmadan İsmet Özel'i ve daha birkaç ufuk insanını anlayabilmesini beklemek imkânsız... Erbakan Hoca'yı anladığını iddia edenler ne kadar da cüretkâr... Cahil cesur olurmuş. Okuma gruplarına devam eden üniversite mezunu gençler var. Ciddi ciddi kitap okuyorlar. Birkaç ay evvel Batı Medeniyetiyle Doğu Medeniyetinin Münasebeti başlığı temelli okumalar yapmışlar. Kendi aralarında tartışmışlar. İngiliz edebiyatı temelinde ...