Ana içeriğe atla

Itrî Yılı ile ilgili çalışmalar sürüyor Yalçın Çetinkaya


Itrî Yılı ile ilgili çalışmalar sürüyor2012 yılının UNESCO tarafından "Uluslararası Itrî Yılı" olarak kabul ve ilân edilmesinde hiç şüphesiz en büyük pay, Fatih Sultan Mehmed Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü'ne aittir. Bu konuda başta Başbakan Başmüşâviri ve Medeniyetler İttifakı Ulusal Eşgüdüm Komitesi Başkanı Sayın Prof. Dr. Bekir Karlıga hocamın UNESCO nezdindeki girişim ve çabalarının altını çizmek gerek. Bu arada elbette Kültür Bakanlığımızın ve UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanlığı'nın katkılarını da hatırlatmak isterim. Bu girişimlerden olumlu cevap alındıktan sonra da 2011 yılı Kasım ayından itibaren Medeniyetler İttifakı Enstitüsü bünyesinde proje çalışmaları başlatıldı ve sadece Türkiye'de değil, dünyanın bellibaşlı şehirlerinde konser ve konferanslar yapmaya varıncaya kadar neredeyse otuz adet proje geliştirildi, bu projeler bazı kurum ve kişilerle paylaşıldı, birlikte çalışma teklif edildi, ortak çalışmaya açık olduğumuz her zeminde tebliğ edildi. Hatta Itrî hakkında geliştirilen bâzı yaklaşımlar ve bakış açıları, bazı kişi ve kurumlarca paylaşıldı, bu yeni yaklaşımlar bâzı araştırmacılar ve sempozyum organizatörlerinin düşüncelerine katkı sağladı, bunu biliyor ve görüyoruz. Medeniyetler İttifakı Enstitüsü çatısı altında geliştirilen yaklaşımların ve nasıl bir sempozyum olması gerektiği konusundaki fikirlerin başka projeleri etkilediğini biliyoruz. Medeniyetler İttifakı Enstitüsü'nün uluslararası düzeyde gerçekleştirmek için epey mesafe katettiği sempozyumun Itrî'yi sadece mûsikî tarihi açısından değil ama birçok farklı disiplinden ele alıp inceleyen bir sempozyum olması gerektiği konusunda MEDİT (Medeniyetler İttifakı Enstitüsü) yönetimince fikir birliğine varıldığı ve davet edilen bütün yerli yabancı konuşmacılara tek tek bu yaklaşımımızın detaylı bir şekilde izah edildiğini söyleyebilirim. Meselâ Itrî Yenikapı Mevlevîhânesi'nden gelip geçtiyse, o döneme ait mevlevîlik kültüründen, tasavvufî eğilimlerden de bahsetmek gerekirdi ki Itrî'nin bu yönü de ortaya çıksın. Kültür tarihçileri, siyaset tarihçileri, şâirler de bu sempozyumda olmalı ve çok değişik açılardan, farklı disiplinlerden Itrî ele alınmalıydı. Bu yaklaşım bütün davet edilenlere tebliğ edildi. Nihayet UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanı Sayın Prof. Dr. Öcal Oğuz beyefendinin çok samimî çaba ve gayretleriyle sempozyumun hazırlıkları neredeyse tamamlandı. Tarih hemen hemen belirlendi ve çalışmalar hızlandırıldı. Medeniyetler İttifakı Enstitüsü bu konuda elinden geldiğince dikkatli adım atmaya çalıştı, medyada fazla görünmemeye özen gösterdi, ama gerekli çalışmayı yapmayı da ihmâl etmedi. Bundan sonra da yine aynı vakûr tavrını devam ettirecek. MEDİT, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ve Yunus Emre Enstitüsü ile birlikte ve değerli sponsor kuruluşumuzun da katkılarıyla konser, sempozyum, yayın, belgesel, konferans gibi etkinliklerle sadece misâk-ı millî sınırları içinde değil, dünyanın önemli birkaç şehrinde de Itrî'yi tanıtan etkinlikler yapacak, bunların çalışmaları devam ediyor. Özellikle Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ali Fuad Bilkan beyefendinin, 2012 Uluslararası Nâbî Yılı ile birlikte Itrî Yılı çalışmalarına destek verdiğini ve Yunus Emre Enstitüsü'nün yurt dışındaki bazı merkezlerinde Itrî Yılı çerçevesinde konser ve konferanslar gerçekleştirilmesini sağladığını belirtmek istiyorum.
Yılın yavaş yavaş sonuna yaklaştığımız şu günlerde, MEDİT olarak Itrî Yılı ile ilgili ciddî ve samimî olunması kaydıyla her türlü birlikteliğe açık olduğumuzu, kimden olursa olsun, yine ciddî, samimî ve tamamlayıcı olması kaydıyla bilgi, belge ve arşiv desteğine her zaman ihtiyacımız olduğu gibi bu katkılara da her zaman büyük bir memnuniyetle açık olduğumuzu tekrar belirtmek istiyorum. Çünkü MEDİT olarak Itrî'nin bu ülkenin, bu kültür ve medeniyetin ortak değeri olduğuna ve bireysel, rekâbetçi, kıskanç yaklaşımlarla değil ancak kolektif bir çaba ve katkı ile sağlıklı ve doğru şeylerin yapılabileceğine inanıyoruz.
Medeniyetler İttifakı Enstitüsü'nün Itrî Yılı için ayıracak özel bir fonu, bütçesi olmadığının altını özellikle çizmek istiyorum. MEDİT de bu yılda çeşitli etkinlikler yapabilmek için bazı kurumların desteğini almaya çalıştı ve çalışıyor. Gerçekten çok da büyük bir bütçe olmadan yapılacak bu etkinlikleri, büyük zahmetlerle gerçekleştirmeye çalışıyor. Yine de her şeye rağmen iyi bir mesafe alındığını söylemek mümkün. Hatta şunu da samimiyetle söylemeliyim ki, MEDİT bünyesinde bu etkinlik trafiğini yürüten, bütün ilişkileri sağlayan, sempozyum organizasyonunu yapıp konuşmacılarla tek tek bağlantı kurup konuşan, davet eden bir özel sekreterya yok. Bütün bu çalışmalar sadece bir tek masadan, MEDİT bünyesinde kurulmuş olan ve kadrosu sadece bir kişiden ibâret olan Itrî Türk Mûsikîsi Araştırma Merkezi tarafından yürütülmektedir ve bu merkezin de bu konuda sorumluluk duyan, birşeyler yapma gereği hisseden herkesin yardımına, desteğine ihtiyacı olduğu âşikârdır.
Ne mutlu ki Fatih Sultan Mehmed Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü'nün çabaları ile kabul ve ilân edilen Uluslararası Itrî Yılı için başta Kültür Bakanlığı olmak üzere bazı kurum ve kişiler, Itrî Yılı için birşeyler yapma gayreti içindeler, bunu gördükçe ve duydukça bundan büyük bir mutluluk duyduğumuzu ifâde etmeliyim. Meselâ sadece Zeytinburnu Belediye Başkanlığı bu konuda büyük bir sorumluluk örneği göstererek Itrî'nin bâzı eserlerinden oluşan ve usta hânende Mustafa Doğan Dikmen'in seslendirdiği bir "Itrî Albümü" yayınladı.
Itrî, elbette 2012 Itrî Yılı ile sınırlandırılabilecek ve sadece bu yılda hatırlanacak bir bestekâr değildir. 2012 yılı, Itrî için yapılacak güzel çalışmaların bir başlangıç yılı olmalıdır. Hep birlikte çok güzel şeylerin yapılacağını, sempozyumundan konserine, yayınına kadar ortaya çok güzel ve önemli şeylerin çıkacağına inanıyor ve kişisel olarak bu kolektif çalışmalardan da büyük bir mutluluk duyduğumu belirtiyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İsmet Özel’in Erbain Den Alıntılar

Çözülmüş Bir Sırrın Üzüntüsü Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor böylesine hazırlıklı değilim daha. Bilmek. Bu da ürkütüyor. Gene de biliyorum: Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda. Üç Frenk Havası 1. Capriccio Alum Gülünç bir ölümle öldü deniyor Max Stirner için çünkü mahvına sebeb nihayet bir sinektir ama Fanya Kaplan nasıl öldü diye sorarsak sanırım işimiz fazlasıyla ciddileşir. *** 2.Alum Cantabile Ben ne büyük bir dalgınlıkla bakmış olmalıyım ki hayata görmedim orda çinko damlar ve plastik sürahilerin tanrısını yerime yadırgadım yerim olmadı zaten kendi mezarımdan başka çılğının biri sanılmaktan sakınmaya vaktim olmadı durmadanbeyaz bir aygırla taşardım derin göllerden bir gebe kısrakla kaçardım derin ormanlara güneşin zekasıyla doymak isterdim kaba solgun kağıtlar sunardı şehrin insanı ban Tahrik yürek elbet acıyor esvap deği...

Hatırı Sayılır Sözler

Hatırı sayılır sözler   Aşk ruhların çeşitli yaratıkların arasında bölünmüş parçalarının birleştirilmesi demektir. İbnihazm * Gemisini kurtardığı için kaptan olmayı hak ettiğini düşünen kişiler bireyciliği göklere çıkardılar. Bunu yapmış olmakla da tarihteki en hastalıklı adlandırmayı gerçekleştirdiler. İsmet Özel * Açlık yıllarında ölenleri açlık öldürmez onları alışmış oldukları tokluk öldürür İbni Haldun * Konuşmak ihtiyaç olabilir ama susmak sanattır. Goethe * Düşünce özgürlüğünün olmaması, insanların düşüncelerini söyleyememesi değildir. Düşünce özgürlüğünün olmaması insanların düşünememesidir. Jean-Paul Sartre * Yaratan'ın karşısına bunca büyük yapıtı okumamış olarak çıkmak düşüncesi beni çileden çıkarıyor. Oliver Wendell Holmes * Hayatın en hüzünlü anı, mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın andır... Mayakovsky * Yürü, hür maviliğin bittiği son hadde kadar! / İnsan,  âl...

İsmet Özel

Yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?Yaşamayabileydim yazar mıydım hiç şiir?-Yaşama!-Ya bileydim?Yazar: MıydımHiç: Şiir . Münacaat Bu yaşa erdirdin beni,gençtim almadın canımı ölmedim genç olarak ,ölmedim beni leylak büklümlerinin içten ve dışardan sarmaladığı günlerde bir zamandı heves etti m gölgemi enginde yatan o berrak sayfada gezindirsem diye ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende. Vakti vardıysa aşkın,onu beklemeliydi genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için halbuki aşk,başka ne olsundu hayatın mazereti demedim dilimin ucuna gelen her ne ise vay ki gençtim ölümle paslanmış buldum sesimi. Hata yapmak  fırsatını Adem’e veren sendin bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana gençtim ve ben neden hata payı yok diyordum hayatımda gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini tanıdım Ademo...