MEN Çİ GUYEM... Ben ne Diyorum
Belki de ilk izaha muhtaç husus neden benim –matbuat âlemine, oradan da bu yazının yer aldığı sanal ortama İsmet Özel imzası altında bir münasebet icat ederek duhul etmiş olan benim– anlaşılma derdiyle baş etmek zorunda kaldığım ve yazar veya sanat erbabı olarak diğerlerinin bu derdi hiç çekmeyişi ve anlaşılmayı, anlaşılmış olmayı torbada keklik sayışlarıdır. Benden başka herkes hem söylediğinin nereye gittiği, hem de nereye gideceği bahsinde kendinden emin. Ben emin değilim. Neye liyakat kespettiğimden haberdar değilim. Zira ben dünya hayatının sadece bir imtihan müddeti olduğuna, imtihan sonuçlarını öğrenmek için din gününün beklenmesi gerektiğine inanıyorum. Oysa Türkiye’de ve dünyada işgal ettiğinden daha yüksek bir mevki, elinde tuttuğundan daha büyük bir servet peşinde olan herkes yürürlükteki gerçekliği hesaba katarak yaşıyor. Ulaşılabilecek nimetlerin hepsinin dünya nimetlerinden ibaret olduğuna kesin gözüyle bakıyor. Ben de nimetlere meylediyorum ve fakat dünya nimetlerinin “nimet” mefhumunu bize öğretmekten başka işe yaramayacağına inananlardanım. İnanmakla kalmıyor; tavrımın yürürlükteki gerçekliğin yok edilmesi yolunda gösterilecek her çabanın hayırhah kabul edilmesi istikametinde muayyen kılınmasını beni yaratandan diliyorum.
Yürürlükteki gerçekliğin kendilerine ikbal temin edeceğine inananlar her konuda bildikleri ne varsa, bu bilginin kendilerine dayatılmış olduğu görüşünü reddeder. Onlar yaşamak için işlerine gelen tercihlerde bulunduklarını sanırlar. Kendi tercihleriyle Galatasaraylı değil de Fenerbahçeli olduklarını, Fenerbahçeli değil de Galatasaraylı olduklarını sanırlar. Kendi tercihleriyle Audi’ye değil de Mercedes’e, Mercedes’e değil de Audi’ye bindiklerini sanırlar. Oylarını kendi tercihleriyle CHP’ye değil AKP’ye, AKP’ye değil CHP’ye verdiklerini sanırlar. İşin aslı onların sandıkları gibi değildir; çünkü tercihlerin neler olacağı tahdit altındadır. Tahdidi koyan kendilerinden ikbal beklenilenlerdir. İkbal peşindekiler onları ilâhlaştırır.
Put kırmalı mı; yoksa put kırıyor gibi yaparak ahmakların desteğini alanların ihdas ettiği putperestlik şartları yüzünden tahdit altına alınmış fırsatlardan istifade mi etmeli? 1936-1939 İspanya iç harbi Franko iktidarıyla sona erdi. Hem Gramsci’yi zindana göndermek suretiyle Mussolini rejimi ve hem de SA ileri gelenlerinin katli suretiyle ilâhların gözüne giren Hitler rejimi bu sonucun alınmasına engel çıkarmak için Franko birliklerine geçit vermeyenleri ezerek yollarına devam etti. NAZİ-SOVYET PAKTI vuku buldu. Ademe mahkûm edilerek mağlubiyetleri şerefine kadeh kaldırılanlar Stalin rejimi tarafından himayesiz bırakılan anarko-sendikalistlerdi. Türk üstünlüğüyle rekabet etsin diye icat edilip dünya nimetlerinin muhteva kazanması derdiyle yanıp tutuşan Avrupa Medeniyeti’nin şahsiyet kazanması fikri himaye edilmedi.
1945’ten 1990 yılına kadar Avrupa kıtası kendini bir merasim içinde buldu. Bu merasim bütün kıtanın ABD müstemlekesi haline gelmesi dolayısıyla tertip edilmiş bir merasimdi. SSCB’nin haritadan silinmesiyle merasim sona erdi. Merasim masraflarını karşılayabilmek için elden çıkarılanları geri almanın imkânı yok. Karşı çıkılmasıyla yüreklere su serpen Amerikan emperyalizminin, karşı çıkılamazlığı dile getirildikçe sermaye birikimine hizmet eden Amerikan İmparatorluğu’na dönüştüğünü söylemenin artısı da yok, eksisi de… Durum bu ise İsmet Özel’i anlayıp dinlemenin hayata katkısı ne?
İsmet Özel, 28 Temmuz 2012
http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr
Yorumlar
Yorum Gönder